hd porno porno hd porno porno

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Kör bir insan yüzünden Neden Uyarıldı?

5.149 okundu

gorme engelli sahabiYüce Allah’ın çok sevdiÄŸi, bütün insanlığa hidayet rehberi olarak gönderdiÄŸi elçisini, bir âmâ yüzünden uyarır mı? Birisi son sevgili, Kuran-ı Kerim’e muhatap olan insan. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgi ve ÅŸefkat elçisi…

Ötekisi ise belki çoÄŸumuzun ismini dahi bilmediÄŸi bir insan (Abdullah bin Ãœmmi Mektum), kör bir sahabe…

Ancak, iÅŸte bu sahabe için sure iniyor. Hem de Peygamberimiz (s.a.v)’mi ikaz eden bir sure. Surenin özellikle de baÅŸ kısmı, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in temiz simasına sinmiÅŸ olan Yüce Allah’ın uyaracağı bir görüntüyü tanımlayarak baÅŸlıyor:

“Surat astı ve yüz çevirdi; Kendisine o kör geldi diye. Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak? Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar saÄŸlayacak. Fakat kendini müstaÄŸni gören (hiçbir ÅŸeye ihtiyacı olmadığını sanan) ise, Ä°ÅŸte sen, onda ‘yankı uyandırmaya’ çalışıyorsun. Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne? Fakat koÅŸarak sana gelen ise, Ki o, ‘içi titreyerek korkar’ bir durumdadır; Sen ona aldırış etmeden oyalanıyorsun. Hayır; çünkü o (Kur’an), bir öğüttür. Artık dileyen, onu ‘düşünüp-öğüt alsın.”

(Abese: 1-12)
Sure aslında insanı iliklerine kadar sarsacak bir üslupla olayı sunuyor. Yüce Allah, çok sevdiği Peygamberini uyarıyor. Kimin için? Bir âmâ için! Neden, ne oldu ki bu sert üslupla ayetler indi?

Olay ÅŸudur:

Hz Peygamber (s.a.v) bir gün Mekke müşrikleriyle konuÅŸuyordu. Onlardan biriyle meÅŸguldü. Efendimiz (s.a.v)’in hedefi, o müşriÄŸi Ä°slam saflarına dahil etmekti. Bu sebeple, Hz Peygamber (s.a.v) muhatabına yoÄŸunlaÅŸmış durumdaydı. Sosyal konumu güçlü olan müşriÄŸe Ä°slam’ı anlatabilse, belki zayıf Müslümanları rahatlatacak bir güvenlik ÅŸemsiyesi oluÅŸumunda yardımcı olacaktı.

Ä°ÅŸte tam bu esnada Peygamberimize soru sormak için gelen âmâ bir sahabi Abdullah bin Ãœmmi Mektum’u bırakıp muhatabıyla konuÅŸmaya devam etti. Belki sabırlı olmalı, biraz beklemeliydi. Ancak O, Peygamberimizin konuÅŸmasını keserek “Beni bilgilendir” diye seslenmiÅŸti. Hz. Peygamber (s.a.v) ise, belki tam netice almak üzereyken gelen bu davetsiz dostun ortamı bozan giriÅŸiminden rahatsız olmuÅŸ ve yüzünü ekÅŸitip sırtını dönmüştü.

Hz. AiÅŸe’nin deyimiyle Peygamberimiz konuÅŸmasına devam etmiÅŸ ve muhataplarına “Söylediklerimde itiraz edeceÄŸiniz bir nokta var mı?” diye sormuÅŸ ve onlar da “Hayır” cevabını vermiÅŸlerdir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bu tavrı üzerine Abese Suresi iniyor. Ağır cümlelerle. Ayet ÅŸunu diyor:

“Senin ilgisiz kaldığın ÅŸu insanı, sana sığınmış gelen ve bilgilenmek isteyen bu âmâyı ihmal ediyorsun, ancak senin yanında oturmuÅŸ, anlamamaya çalışan adama ise ilgini sürdürüyorsun. Biri iman etmiÅŸ bir gönüllü! Öteki ise ilgisiz kalan veya seni zorlayan bir anlamaz. Sen kendini neden ötekiyle yoruyorsun? Sana hazır gelen dostu ihmal ediyorsun da uzaktakini kazanmaya çabalıyorsun?”

Bu Ayette dikkat çeken önemli bir husus da, Hz Peygamber Efendimiz (s.a.v)’mi uyaran muhatap zamiri (ikinci ÅŸahıs) yerine gaip zamiri (üçüncü ÅŸahıs) kullanılarak hayli nazik bir ifade seçilmiÅŸ olmasıdır. Peygamber uyarılıyor ancak yaralanmıyor. Çünkü ayetin devamında “Sen nereden bilirsin, belki de…” denilerek Peygamber Efendimiz rahatlatılıyor.

Olay ilktir ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) sorumlu değildir. Eğer ondan sonra olay tekrar etseydi, sorumluluk oluşurdu. Zaten biz onu böyle bir eksiklikten tenzih ederiz!

Bu olaydan sonra Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v), Abdullah Ãœmmi bin Mektum’u her gördüğünde cüppesini yere serip ona yer açar ve “Merhaba, hoÅŸ geldin. Ey kendisi sebebiyle Rabbimin beni uyarıp azarladığı zat! Herhangi bir ihtiyacın var mı?” diyerek halini hatrını sorardı.

Daha sonraları bu zatı iki sefer Medine’de ardında vekil olarak bırakmıştır. Ä°bni Ãœmmi Mektum Hz. Peygamber Efendimize müezzinlik yapardı.

Bu hadise, vahyin Peygamberimizin eseri olmadığının, Kuran’dan tek bir harfin gizlenmediÄŸinin en açık belgelerinden biridir. Özürlülerin hakkının korunması, sözlerinin en üst düzeyde dinlenmesinin gerekliliÄŸini anlatabilmek için bu hadiseden daha çarpıcı ne olabilir ki?

%d blogcu bunu beÄŸendi: